Gölge oyununun Türkler arasında ne zaman başladığı da kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda da birçok söylentiyle ve efsaneyle karşılaşıyoruz. Bu görüşlerden birine göre gölge oyunu Çinliler’den Moğollar’a, Moğollardan Orta Asya Türklerine geçmiştir. Gerçekten de Orta Asya Türkleri arasında bugün de «kolkurçak», «kavurca». «çadır-hayal» adını taşıyan oyunlar vardır. Bu oyunları Türkler Anadolu’ya da getirmişlerdir. Ne var ki son yıllarda yapılan incelemeler bu görüşün bir yanlış anlamaya dayandığını ortaya çıkarmıştır. Söz konusu oyunlar hayal oyunu adını taşıdığı için gölge oyunu sanılmıştır. Oysa bu oyunlar kukla oyunudur. Okumaya devam et Türkiye’de Gölge Oyunu
Kategori: T
T harfi ile başlayan bilgiler…
Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş
Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş
Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş atasözünün açıklaması, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş kompozisyon, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş anlamı, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş ile ilgili kompozisyon, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş ne demek, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş hikâyesi, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş karikatürü, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş nedir, Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş örneği. Okumaya devam et Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş
Thomas Edison, Edison Hayatı
Thomas Edison, dünya yüzünde en çok buluşu olan mucittir. 1847 yılında Amerika’da Ohio eyaletinin Milan şehrinde dünyaya gelmiştir. Çocukluğu, arkadaşlarıyla oynamaktan çok, ciddî şeylerle uğraşmakla geçti. Okula ancak 3 ay devam edebildi. Öğretmeni onu okuyamayacak kadar aptal bulmuştu. Annesi tarafından eğitilmiş, bilgili bir insan olarak yetişmiştir.
Edison küçüklüğünde kimya ile uğraşmaya başlamıştı, okuldan ayrıldıktan sonra gazete satıyor, kazandığı paraları deneylerine ayırıyordu. Bulunduğu şehrin garındaki yük vagonlarından birinin içini laboratuvar haline koymuştu. Çıkarttığı haftalık gazeteyi orada basıyordu. Günün birinde karışımlarından birini vagona dökünce yangın çıktı, istasyon şefi de hem laboratuvarını dışarıya attı, hem de vurduğu şiddetli tokatla bir kulağını sağır etti. Edison ondan bir süre sonra ray üzerinde oynayan bir trenci çocuğunun hayatını kurtarınca yeniden, bu sefer telgrafçı yardımcısı olarak istasyona döndü. Ama onun amacı telgrafçı olmak değildi; telgraf makinelerinin nasıl çalıştığını öğrenmek istiyordu. Kısa bir zaman sonra telgrafta bir devrim yaptı. O güne kadar telgrafın alınması için ayrı, verilmesi için ayrı araçlar kullanılıyordu. O bunların ikisini birleştirdi; tek makineden hem alıcı hem de verici olarak yararlanmaya başladı. Kısa bir zaman sonra ise aynı makineyle birkaç telgrafı birden göndermeyi başarmıştı. Bunu gören üstleri, kurallara aykırı iş yapıyor diye onu işinden attılar. Okumaya devam et Thomas Edison, Edison Hayatı
TOTEM VE FETİŞ
TOTEM VE FETİŞ
ilkel boyların dini totemizmdi. Totem bir boyun ortaklaşa atası ve koruyucusu sayılan bir bitki ya da hayvan cinsiydi. Bu bitki ya da hayvan cinsi kutsal sayıldığı için yenmezdi. Boya bağlı insanlar, hayvanlar, eşya ve aletler bu totemin işaretini taşırdı. İnanışa göre totem toprağın bereketini, hayvan sürülerini arttırır, felâketlere karşı boya bağlı olanları korur, doğumlara yardım ederdi. Boya bağlı insanlar toteme karşı korkularını, şükranlarını, sevinçlerini, acılarını dans ederek, şarkı söyleyerek anlatıyorlardı. Tiyatro, müzik, dans gibi sanat dallarının bu yüzden hep dinsel törenlerden doğduğu söylenir. Zamanla totem sembolik bir şekil aldı. Kutsal sayılan hayvan ya da bitkinin bir modeli yapıldı. Bunlara put ya da fetiş denir. Bugün bu din fetişizm diye bilinir. Günümüzde 190 milyon insan fetişizme inanmaktadır. Toplumlar gelişip, iyiden iyiye örgütlenmeye başlayınca insanın toplumla olan ilişkisi karmaşık biçim aldı. Bunu dinlerin çoktanrılı dinlere dönüşmesi izledi. Tek tanrılı dinler de kuvvetli merkezsel bir idarenin kendini gösterdiği çağlarda yerini buldu.
TÜRK ÇOCUK EDEBİYATI ÇOCUK SİNEMA VE TİYATROLARI
TÜRK ÇOCUK EDEBİYATI
Türk halk edebiyatında olsun, divan edebiyatında olsun, toplumun çeşitli konulardaki anlayışlarını çocuklara telkin edecek, onların anlayabileceği bir dille yazılmış eserler çoktur. Karacaoğlan’ın «Dinle sana bir nasihat edeyim,» diye başlayan öğüt verici bir koşmasını, Nabi’nin «Hayriye» adlı eserini, Vehbi’nin «Lûtfiye»sini bu arada sayabiliriz. Tanzimat’tan önce çocuk edebiyatı daha çok, zengin masal çeşitlerinden ibaret kalmıştır. Okumaya devam et TÜRK ÇOCUK EDEBİYATI ÇOCUK SİNEMA VE TİYATROLARI
TÜRKLERİN ANADOLUYA GELİŞİ VE YERLEŞMESİ
TÜRKLERİN ANADOLUYA GELİŞİ VE YERLEŞMESİ
Türkler, kendilerini denize kavuşturacak olan Anadolu’ya daha X, yüzyıldan başlayarak akınlar yapmaya başlamışlardı, XI, yüzyılın başlarında bu akınlar sıklaştı, 1049’da Kutalmış Bey Pasinler ovasında büyük bir Bizans ordusunu yenerek 100 000 esir ve 15 000 araba dolusu ganimetle geri döndü. Sultan Alp Arslan 1071‘de Anadolu’nun kapılarını Türklere açtı, Anadolu’ya gelip yerleşen bir çok Türk boyları, Selçuklular’la Bizanslıların çekişmelerinden yararlanarak ülkede uç beylikleri kurdular, Bu uç beylikleri, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında iyice gelişti, Bunların en yeni ve en güçlülerinden biri Oğuz Türklerinin Kayı boyundan gelme Osmanoğulları’ydı, Anadolu Selçuklularının hükümdarı Gıyasettin Keyhusrev, 1243 yılında bir süredir Anadolu’ya saldırmakta bulunan Moğollarla yaptığı son savaşta yenilince, imparatorluğu parçalandı. Bu olay üzerine zaten bir zamandır Selçuklular’a ancak sözde bağlı olan uç beyler bulundukları yerlerde egemenliklerini ilân ettiler.
TÜRK BAYRAĞI VE TÜRKLER’DE BAYRAK HAKKINDA BİLGİ
TÜRK BAYRAĞI VE TÜRKLER’DE BAYRAK HAKKINDA BİLGİ
Türkler, en eski çağlardan beri, ucuna bir ipek parçası takılarak elde tutulan ve kahramanlık gösterenleri belirten bir işaret olmak üzere bayrak kullanmışlardır. Bu işaretler daha sonra kabile ve nihayet devlet sembolü olarak kullanılmıştır. Hunların tuğ ve bayrak kullandığı, Attila’nın üzerinde kuş resmi bulunan bir bayrak kullandığı bilinmektedir. Gök Türkler üzerinde kurt başı bulunan bayrakı kullanırdı.
Çeşitli kaynaklar Kırgızların kırmızı ve yeşil bayrak kullandığını yazmaktadır. Son zamanlarda Orta Asya’da yapılan kazılarda üzerinde insan ve hayvan resimleri olan bayraklar bulunmuştur. Türkler Müslümanlığı kabul ettikten sonra kurulan bütün devletlerde tuğ ve bayrak kullanılmıştır. Gazneliler’in bayraklarında çok defa ay ve Hüma (cennet kuşu, efsanevî bir kuş) resmi olurdu, ancak asıl devlet bayrağı siyahtı. Karahanlılar’ınki kırmızı, Selçuklularınki siyahtı. Osmanlılarda devletin kuruluşundan başlayarak çeşitli bayraklar kullanılmıştır. İlk bayrakları beyazdı. XIV. yüzyılda beyaz bayrak kullanıldı. XV. yüzyılda kırmızı bayraklar kullanıldıysa da beyaz da tamamen bırakılmadı.
Bugünkü bayrağımızın ilk şekli olan kırmızı zemin üzerine beyaz ay yıldız ilk defa 1793’te kullanılmaya başlandı ve devletin resmî bayrağı oldu. Yalnız, yıldız beş köşeli değil, sekiz köşeliydi. 1850’lerden sonra beş köşeli duruma geldi.
Türk Bayrağı Kanunu
Türk bayrağının kullanılışı ve şekli 1936’da çıkarılan bir kanunla kesin bir düzene bağlandı ve bayrağın ölçüleri belirlendi. Bayrak genel olarak sabahları 08.00’de çekilir, güneş batarken indirilir. Hafta tatilinde, ulusal bayramlarda, öteki tatil günlerinde tatilin başladığı, saatte çekilir.
Tatilin bittiği günün akşamı güneş batarken indirilir. Tatil süresince asılı kalır. Resmi binalar, T.B.M.M., polis ve jandarma karakolları, gemiler, motorlu deniz taşıtları, taşıtlar her zaman bayrak çekebilirler. Evler, dükkânlar yalnız ulusal bayramlarda bayrak asabilir. Bayrak çabuk çabuk çekilir ve ağır ağır indirilir. Askerî birlikler ve okullar bayrağı törenle çeker ve indirirler.
Türk Bayrağının Ölçüleri
G Genişlik
A Ayın dış dairesinin merkezinin uçkurluğa mesafesi ½ G
B Ayın dış dairesinin çapı ½ G
C İç ve dış ay dairelerinin merkezleri arası 0,0625 G
D Ayın iç dairesinin çapı 0,4 G
E Yıldız dairesinin ayın iç dairesine mesafesi 1/3 G
F Yıldız dairesinin çapı ¼ G
U Bayrağın boyu 11/2 G
M Uçkur genişliği 1/30 G
Türk Bayrağının ölçüleri özel bir kanunla tespit edilmiştir. Ölçülerde birim bayrağın genişliğidir. Diğer ölçüler, yukarıda gösterildiği gibi, esas alınan genişliğe göre tespit edilir.
TÜRKİYE’DE ÇAY ÜRETİMİ
TÜRKİYE’DE ÇAY ÜRETİMİ
Yurdumuzda da çay Rize bölgesinde yetiştirildiği için Rize Çayı adıyla anılır. Türkiye’de çay üretiminin ele alınması, oldukça eskidir. Ama, ürün elde edilerek başarıya ulaşılması ancak Cumhuriyet döneminde gerçekleşebilmiştir. Okumaya devam et TÜRKİYE’DE ÇAY ÜRETİMİ
TÜRKİYE’NİN AKARSULARI
TÜRKİYE’NİN AKARSULARI
Büyük Menderes ege bölgesindedir. Uzunluğu529 km’dir. Başlıca kolları Murat dağından inen Banaz çayı, Kufi çayı, Emir çayıdır. Büyük Menderes Nazilli, Aydın, Söke’den geçerek Ege denizinde Mandalya körfezine akar.
CEYHAN, Akdeniz bölgesindedir. Uzunluğu476 km’dir. Söğütlü, Hurma adında iki kolun Elbistan’ın batısında birleşmesiyle doğar. Antitoros dağlarının yüksek zirveleri arasında geçilmesi güç dağlık, ormanlık bir alandan akar, Aksu’yu içine alır, Adana ovasını geçerek İskenderun körfezine dökülür. Okumaya devam et TÜRKİYE’NİN AKARSULARI
Türkiye’de İlk Basımevi
Türkiye’de İlk Basımevi
Avrupa’dan ancak 280 yıl kadar sonra Türkiye’de ilk basımevi İbrahim Müteferrika (1674-1745)’nın çalışmalarıyla kurulabildi. İbrahim Müteferrika, Macar soyundandı. Türklere esir düştükten sonra Müslüman olmuş ve Türklüğü benimsemişti. Okumaya devam et Türkiye’de İlk Basımevi