DİL NEDİR

DİL

İnsanların düşünce, duygu ve dileklerini anlatmak için kullandıkları düzendir. Konuşma seslerle ve kelimelerle yapılırsa da bazen el hareketlerinin de bir dili vardır. Birbirimizin derdini ancak ortak bir dille anlarız. Kendimizi anlatmak için çıkardığımız sesler, çizdiğimiz işaretler, yaptığımız el hareketleri çevrem izdekilerin anladığı şeyler olurlarsa bu bir dil olur. Dil bir bakıma insanla birlikte var olmuştur; ilk insanların bile bir dille anlaştıkları söylenebilir. Diller tarih boyunca durmadan değişmiştir. Bazıları ise zamanla yok olmuştur. Bunlara ölü diller denir. Günümüzde kullanılmakta olan diller ise yaşayan dillerdir. Bir insan doğduktan sonra ilkönce çevresindeki dili duya duya ve taklit ede ede öğrenir. Yeryüzünde sayısız diller vardır. Bu dillerin kendi içlerinde de farklılaşmalar göze çarpar. Aynı ülkenin bir bölgesinde kullanılan bazı sözler öteki bölgelerde kullanılmaz; bazı kelimeler başka türlü söylenir. Bu başkalıklar bazen o kadar farklı olur ki o bölgelerin insanları birbirlerini anlayamayacak duruma düşerler. Bir dilin bu başka başka kullanılışına diyelek denir. Örneğin Türkiye Türkçesi ile Azeri Türkçesi ayrı diyeleklerdir. Bir de aynı diyeleğin içinde küçük başkalıklar göze çarpar; aynı kelime bir yerde ötekilerden değişik söylenir. Bunlar da ağızdır, İstanbul ağzı, Kastamonu ağzı gibi.

Beden Dili
Beden Dili

DİL AİLELERİ

DİL AİLELERİ

Bugüne kadar gelmiş geçmiş dillerin sayısını bulmak çok zordur. II. Dünya Savaşından biraz önce yapılan bir çalışmaya göre yaşayan ve ölü dilleri bir araya koyarsak 2 796 ayrı dilden söz  edebiliriz. Bu kadar çok dili sınıflamak da ayrı bir sorun olmaktadır. Bazı bilginler dilleri kaynaklarına, akrabalıklarına göre gruplamaktadırlar. Bazıları da yapılarına göre sınıflarlar; tek heceli (örnek: Çince, Tibetçe), çok heceli (Türkçe, Japonca), bükümlü (Hintçe, Almanca, Fransızca) diye üçlü bir sınıflama çok yaygındır. Bunlardan çok hecelilerde kök kelimenin harfleri yer değiştirmez, önek ve soneklerle yeni kelimeler türetilir. Bükümlülerde ise kelimelerin harfleri yer değiştirir ve yeni 3 kelimeler yaratır. Yaşayan dilleri akrabalıklarına göre sınıflarsak 14 grup elde ederiz.

1          — Ural- Altay.  Örnek:  Türkçe, Macarca, Moğolca, Fince. (124 milyon)

2          — Hint – Avrupa. Örnek: Hintçe, Farsça, Kürtçe, Almanca, İngilizce, Yunanca, Fransızca, İspanyolca, Kuşça, Arnavutça, Çingenece. (1,5 milyar).

3          — Kafkas. Örnek: Çerkezce, Gürcüce, Lazca. (5 milyon).

4          — Sami. Örnek: Arapça, İbranice. (97 milyon).

5          — Hami. Örnek: Berberce. (14 milyon).

8          — Afrika. Örnek: Bantu, Sudan, 1 Gine. (147 milyon).

7          — Amerika. Örnek: Aztek, Apaş. (14 milyon).

8          — Kuzey. Örnek: Eskimoca, Laponca. (140 bin).

9          — Dravit. (106 milyon).

10        — Okyanusya. Örnek: Polinezya, Havay dilleri. (1 milyon).

11        — Okyanusya Zenci. Örnek: Yeni Gine, Tasmanya dilleri. (2 milyon).

12        — Endonezya. Örnek: Malay, Cava, Sumatra dilleri. (112 milyon).

13        — Çok heceli Uzak Doğu dilleri. Örnek: Japonca, Korece. (129 milyon).

14        — Tekheceli Uzakdoğu dilleri. Örnek: Çince, Tibetçe. (750 milyon).

Dil Aileleri Tablosu
Dil Aileleri Tablosu

DİKİŞ

DİKİŞ

Kumaştan elbise ve diğer giyim maddeleri elde etmek için yapılan işlerin en önemlisidir. Yapılmak istenen işe uygun kumaş alınır, ölçüsüne göre kesilir; ilk önce basitçe tutturularak uyup uymadığına bakılır. Uygun görülünce de dikilir. En sonunda son işlemleri yapılarak düğmeleri dikilir; süsleri eklenir; temizlenir; ütü yapılır. Böylece elbise giyilmeye hazır duruma getirilmiş olur. Bu işleri bazı zaman annelerimiz, ablalarımız yaparlar; bazen de terzi denilen ve hayatlarını bu işle kazanan kimselere yaptırırlar. Eskiden dikişin hepsi elle yapılırdı. Şimdi daha çok dikiş makinesi kullanılıyor.

ÇEŞİTLİ DİKİŞLER

1          — İki kumaş parçasını geçici bir zaman için tutturmaya yarayan teyel;

2          — Teyelden daha ince olan ve makine ile dikilmişe benzeyen «makine dikişi»;

3          — «Makine dikişi» ne benzeyen ama onun kadar sık olmadığı için daha çabuk bitirilen iğne ardı;

4          — Bir elbisenin etek, kol ağzı gibi yerlerinde kumaşı gereken yerden içe doğru kıvırarak bastırmaya yarayan baskı dikişi;

5          — Baskı dikişi ile bastırılmış olan kumaşın uçlarını tutturmaya yarayan çırpma;

6          — Gene bir çeşit baskı dikişi olan hıristo teyeli.

İĞNE

Dikiş dikmeye, iki şeyi birbirine tutturmaya yarayan uzun çelik bir teldir. Üç çeşit olur: 1° Dikiş iğnesinde içine iplik geçen bir delik olur; eğer bu dikiş makinesinin iğnesi ise delik ince uçta olur; ötekilerde öbür uçta yer alır. 2° Toplu iğnenin bir ucu ince, öteki ucu başlıdır. 3° Çengelli iğne ise çatal biçimindedir; sivri uç öteki ucun başındaki kancaya geçirilir; böylece hem sıkıca tutturulmuş olur, hem de ele batma tehlikesi yok olur.

DİKİŞ MAKİNESİ

1790 yıllarında bir İngiliz, ilk dikiş makinesi diyebileceğimiz makineyi yaptı. Bu kunduralar için kullanılıyordu; ama işleme biçimi yanlıştı: çünkü insan elinin yaptığını tekrarlıyordu; insan eli ise çok hareket ederek çalışıyordu. Demek ki taklide kaçmayan ve kendine özgü bir şekilde işleyen bir makine yapmak gerekiyordu. Daha sonraları bir Fransız işçisi bu işi başardı. 1841’de Paris’te, yaptığı makineden 80 tane vardı. Makine terziler arasında işsizlik yaratmaya başlamıştı. Bazı işçiler ayaklanarak adamın bütün makinelerini parçaladılar. Makine zaten, her şeye rağmen umulan ilgiyi bulamamıştı. Yaratıcısı bir zaman sonra açlıktan öldü.

Amerikalı Howe (Hav) 1846’da yaptığı daha pratik bir makineyi İngilizlere sattı. Buluşu karşılığında çok az para almıştı. Amerika’ya yoksul döndü. O sırada bir İngiliz, 1. Singer (Sin-gır) de benzeri bir makine yaptı. Bu yüzden ikisinin arasında bir çekişme başladı ve mahkemelik oldular. Howe ilk fikrin kendinin olduğunu kabul ettirdi. Böylece hızla gelişmeye başlayan dikiş makinesi yapımından çok para kazandı.

Bugüne kadar yapılan bütün makineler hep Howe’ın makinesinden esinlenmiştir ve esas olarak aynıdır. Ne var ki o makine geliştirilmiş ve her türlü işi yapan çeşitleri satışa sürülmüştür.

DİKİŞ MAKİNESİ NASIL İŞLER

En basit şekliyle makine iki iplikten, bir iğneden ve bir mekikten oluşur. Bir iplik iğneye, öteki de mekiğe bağlıdır. İğne kumaşı delip aşağıya iner. Ona bağlı olan iplikte bir ilmik belirir. Mekik ileri kayar; ilmikten geçer. İğne yukarı kalkınca iki iplik birbirine girmiş ve kumaşı sıkıştırmış olurlar. Aynı şey dikişin öteki ilmiği için de tekrarlanır.

İlk Dikiş Makinesi
İlk Dikiş Makinesi

Dini Ve Ulusal Bayramlar

Dini Ve Ulusal Bayramlar

Bayramlar, milletçe kutlu sayılan, beraberce neşe ve sevinç içinde kutlanan gün ya da günlerdir.

Her milletin kendine göre bayramları vardır. Eski Türklerin bazı günleri bayram olarak kutladığı bilinmektedir. Eski Çin kaynaklarına göre, Göktürklerin önemli bir bayramı vardı. Bütün millet 5. ayın ikinci yarısında Gök – Tanrı’ya ve yerin ruhlarına kurban kesmek suretiyle bu bayramı kutlardı. Ayrıca Ergenekon destanı da Göktürk bayramları arasındaydı. Her yıl başında Ergenekon’dan çıkış kutlanırdı. Devlet başkanı, kızgın bir demiri örste döverek bayramı başlatır ve herkes bayram ederdi. Okumaya devam et Dini Ve Ulusal Bayramlar

DÜNYADA YAŞANAN BÜYÜK DEPREMLER

DÜNYADA YAŞANAN BÜYÜK DEPREMLER

YER               YILI               ŞİDDETİ        ÖLÜ SAYISI

Meksika          1985                8,1                   10.000 kişi

Guatemala      1976                7,5                   22.778 kişi

Peru                1970                7,8                   66.794 kişi

Şili                  1939                8,3                   28.000 kişi

Fas                 1960                5,9                   12.000 kişi

Cezayir           1980                7,7                   11.000 kişi

İtalya              1908                7,5                   110.000 kişi

İtalya              1915                7,5                   29.980 kişi

Türkiye           1999                7,4                   17.118 kişi

Türkiye           1939                8,0                   32.962 kişi

Ermenistan      1939                8,9                   25.000 kişi

İran                 1990                7,7                   50.000 kişi

İran                 1968                7,3                   12.100 kişi

İran                 1978                7,8                   15.000 kişi

İran                 1962                7,3                    12.230 kişi

Türkmenistan 1948                7,3                110.000 kişi

Tacikistan       1907                8,1                   19.800 kişi

Pakistan          1935                7,5                    30.000 kişi

Hindistan        1905                8,6                   19.000 kişi

Hindistan        2001               7,7                   19.988 kişi

Hindistan        1991                6,3                   10.000 kişi

Nepal              1934                8,4                     10.700 kişi

Çin                  1974                8,0                      20.000 kişi

Çin                  1933               7,4                       10.000 kişi

Çin                  1927                8,3                      200.000 kişi

Çin                  1920                8,6                      200.000 kişi

Çin                  1932                8,0                      70.000 kişi

Çin                  1976                8,0                       242.000 kişi

Çin                  1975                7,4                       10.000 kişi

Japonya           1923                8,3                   143.000 kişi

Japonya           2011                8,9                    15,828  kişi

Endonezya      1917                7,4                   15.000 kişi

kaynak: http://tr.wikipedia.org

Dünyadaki Büyük Depremler
Dünyadaki Büyük Depremler

DEPREM HAKKINDA BİLGİ

DEPREM HAKKINDA BİLGİ

Yer kabuğunun, çok kısa bir süre içinde, birdenbire ve şiddetle sarsılmasına deprem denir. Yerin içindeki çeşitli olaylar, depremlere yol açar. Bugüne kadar depremlerin önceden bilinmesini sağlayacak bir yol bulunamamıştır. Bu yüzden, birdenbire olduğu ve çoğunlukla da can ve mal kaybıyla sonuçlandığı    için   insanlar depremden çok korkarlar. Şiddetli depremler sırasında, gök gürültüsüne benzer sesler duyulur. Deprem başlarken, yerden uğultular gelir. Hayvanlar garip sesler çıkararak koşuşurlar. Korkunç uğultu ve gürültüler birden şiddetlenir ve yer fırtınaya tutulmuş gibi sallanmaya başlar. Eşyalar düşer, duvarlar çatlar. Sarsıntının şiddetine göre, bacalar yıkılır, yapılar temelinden çöker. Bazı şiddetli depremler denizlerin altına ya da insan oturmayan bölgelere rastladığı için zararsız geçiştirilir. Yeryüzünde, her yıl sayısız deprem olur. Bunların çoğu insanlar tarafından duyulmaz; özel araçlarla kaydedilir. Okumaya devam et DEPREM HAKKINDA BİLGİ

DEMİR MADENİ HAKKINDA BİLGİ

DEMİR MADENİ HAKKINDA BİLGİ

Çok geniş bir kullanma alanı olan bir madendir. Endüstri bakımından değeri büyüktür. Yeryüzünde en çok A.B.D., Fransa, İngiltere, İsveç, İspanya, Belçika, Almanya ve Rusya’da elde edilir. Türkiye’de de birçok demir yatakları vardır. Bunların arasında Sivas’ta Divriği demir yatakları işletilmektedir. Burada bulunan filizlerdeki demir yüzdesi % 60-70 oranındadır. Bu filizler Karabük ve Ereğli demir – çelik fabrikalarında işlenir.

Demir doğada serbest olarak pek bulunmaz. Yalnız Grönland adasında ve yeryüzüne düşen göktaşlarında rastlanabilir. En çok bulunan bileşikleri (filizleri) hematit (kantaşı), limonit, magnetik demir oksit, siderit ve pirittir. Saf demir, demir oksidin hidrojen akımında indirgenmesi ya da demir sülfat eriyiğinin elektrolizi ile elde edilir. Saf demir külrengi-be-yazdır,  kolayca  işlenebilir.  İnce tel ve levha haline gelebilir. Isı ve elektriği iyi iletir. Normal sıcaklıkta kuru hava demire etki yapmaz. Ama nemli havada karbondioksitin etkisiyle yüzeyi oksitlenir, kırmızı demir-oksitle kaplanır. Buna demirin paslanması denir. Paslanmadan korumak için demir eşya yağlı boya ile boyanır ya da verniklenir. Bazen üzeri çinko kaplanır. Buna galvanize etmek denir. Ama çoğunlukla demir alaşımları kullanılır.

DEMİRİN ELDE EDİLMESİ

Oksit halinde olmayan filizler kavrularak oksit haline getirilir; eğer filiz zaten oksit halindeyse bu işleme lüzum kalmaz. Daha sonra «indirgeme» yoluyla demir elde edilir. İndirgeme, bir oksidin oksijenini alarak metali meydana çıkarıp serbest bırakma işidir. İndirgeme işi yüksek fırınlarda kok kömürü yardımıyla yapılır. Yüksek fırın 30-40 myüksekliktedir. Kabaca koni biçiminde olur ve iki tabakadan meydana gelir. İçerisi 2 000° ısıya dayanıklı ateş tuğlasıyla örülüdür. Orta büyüklükte bir yüksek fırın, günde ortalama 2 000 ton demir cevheri işleyebilir. Bu suretle elde edilen demire «pik» denir. Beyaz ve gri olmak üzere iki çeşidi vardır. Bu demir çabuk kırılır, ancak döküm eşyası yapmaya veya çelik elde etmeye yarar.

TARİHTE DEMİR

Demir çok eskiden beri biliniyordu. İlk olarak M. Ö. 1400 yıllarında Asurlu-lar tarafından kullanılmıştır. Bazı tarihçiler Mısır’daki büyük piramidin yapımında demir kullanıldığını söylerler. Demir filizleri ilkel fırınlarda odun yakılarak önce ısıtılır, sonra da ağır çekiç ve örslerle vurularak şekil verilirdi. Bu şekilde çalışanlar demiri hiç bir zaman ergiterek kullanmayı düşünmediler. XIV. yüzyılda daha elverişli ocaklar yapılmaya başlandı. Ocaklarda da kömür yakıldı. Daha hünerli demirciler yetişti.

DEMİRİN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

Demirin  simgesi:  Fe;  yoğunluğu: 7,86; erime noktası:1536°C; atom sayısı: 26; atom ağırlığı 55,85’dir.

Demir
Demir

Deve Hakkında Bilgi

Deve

Kurak iklimde yük taşımakta kullanılan bir hayvandır. Sırtında hörgüç adı verilen bir çıkıntı vardır. Kendini çöl hayatının gereklerine çok iyi uydurmuştur. Uzun süre açlığa, susuzluğa, yorgunluğa dayanır. Deve kinci bir hayvandır. Kendine kötülük edeni hiç unutmaz. Aynı zamanda inatçıdır da. Yurdumuzun güney ve batı illerinde çok sayıda deve vardır. Soğuğa alışmışlardır. Okumaya devam et Deve Hakkında Bilgi

Deve Kuşu

Deve kuşu

Sıcak iklimde yaşayan, çok hızlı koşabilen, ama uçamayan bir kuştur. Bunun nedeni de kanatlarının zayıflığı, vücudunun çok iri ve ağır olmasıdır. Genel olarak sürüler halinde yaşarlar. Yumurtaları 1,5 kiloya yakındır; yerliler bunları pişirip yerler. Beslenmeleri bitki, böcek yutarak olur; çok su içerler. Evcil hayvan olarak yetiştirilmeleri mümkündür. Tüyleri şapkacılıkta kullanılır. Okumaya devam et Deve Kuşu

Deve Kuşu Başını Neden Kuma Gömer?

Deve Kuşu Başını Neden Kuma Gömer?

Birçokları deve kuşunun tehlikeyi sezince başını kuma gömdüğünü ve böylece düşmanını görmediği için saklandığını sandığını ileri sürerler. Bu, hiç de doğru değildir. Bir de derler ki devekuşu yumurtalarını güneşe bırakır, civcivlerini böylece çıkarır. Bu da gerçekle ilgisi olmayan bir söylentidir. Tersine, erkekle dişi nöbetleşe 42 gün ara vermeksizin yumurtaları ısıtırlar. Okumaya devam et Deve Kuşu Başını Neden Kuma Gömer?