Derisi Dikenliler

Derisidikenliler

Hayvanlar âleminin çokhücreliler ait âleminden Sölomata koluna giren derisi dikenliler şubesi, kendi aralarında denizkestaneleri, denizyıldızları, yılan yıldızları, denizhıyarları denizlaleleri diye sınıflara ayrılır.

Derisi dikenlilerin dış derileri katılgan doku tabakasıyla kuvvetlendirilmiştir. Bunların derileri, kalker plakalarla kaplıdır. Kalker plakaların üzerinde dışarıya doğru uzanmış dikenler vardır. Bu plakalar, hayvanların iskeletini meydana getirir ve vücudun direncini sağlar.

Derisi dikenliler su içindeki küçük hayvanlarla beslenirler. Suyu süzerek alman bu besinler vücudun alt kısmındaki ağızdan yemek borusuna ve mideye gelir. İşe yaramayan kısımları ise ince kıvrımlar yapan bağırsaklardan geçer ve vücudun yukarısındaki anüsten dışarı atılır. Yemek borusunun çevresinde bir sinir halkasıyla bu halkaya bağlı 5 sinir teli hayvanın sinir sistemini oluşturur.

Derisi dikenlilerin ışığa karşı çok duyarlı   görme   hücreleri   vardır. Vücudun her yanına dağılmış olan bu hücreler yardımıyla karanlık ve aydınlığı ayırdedebilirler. Bu hücrelerin birleşmesiyle ortaya çıkan görme organı aynı zamanda hayvanın hareket yönünü anlamasına yarar.

Derisidikenlilerin işitme organı yoktur. Ama ses dalgalarının doğurduğu sarsıntıyı dokunma organlarıyla duyup karşı tepki gösterirler.

Denizkestaneleri — Genel olarak küre, ya da disk biçimindedir. Üzeri dikenli bir atkestanesine benzer. Kolları yoktur. Ağızları karın bölgesindedir. Kayalar arasındaki yosunlarda yaşar. Derisinin üzerindeki dikenlerin yardımıyla hareket eder. Vücudunun alt kısmındaki ağzının çevresinde Aristo feneri denilen 5 dişi vardır. 700 çeşit denizkestanesi bilinmektedir.

Denizyıldızları — Vücutları ortada beş köşeli bir gövde, bunun çevresinde uzanmış 5 ışınsal koldan oluşmuştur. Çok çeşitleri vardır. Vücudun üzeri kireçten dikenli, sert bir kabukla kaplıdır.

Denizlâleleri — Vücutları kireçten bir sap üzerinde bir laleyi andırdığı için bu adı almışlardır. Eskiden bu hayvanlara zambakiye şekil  denirdi.   Hareket   etmezler. Ağızları yukarıdadır. Ağzın çevresindeki kolları vantuzlarla kaplıdır.

Denizhıyarları — Vücutları iri bir solucanı andırır, uzun ve yuvarlaktır. Vücudun bir ucunda ağız, öteki ucunda ise anüs bulunur. Ağzın çevresinde dokunaçları vardır. Bu dokunaçlarla hayvan bir tehlikeyi sezip kendini koruyabilir. Ağızdaki vantuzlar bir yere tutunmasına yardım eder. Çinliler denizhıyarlarının etini yerler.

Yılan yıldızları — Denizyıldızlarının başka bir çeşididir. Ancak, kolları daha uzun ve daha incedir. Kayalar arasında ya da denizin diplerine yakın derinliklerde bulunurlar. Bazıları yarı asalak olarak selenterelerin ve denizkestaneleri-nin üzerinde yaşar. Tropikal denizlerde yaşayan çeşitlerinin renkleri çok parlaktır.

Denizyıldızı
Denizyıldızı

DEREBEYLİK NEDİR

Derebeylik

IX. yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar Avrupa’da hüküm süren siyasî teşkilât derebeylik (feodalite) diye anılır. Derebeylik, bir derebeyi tarafından yönetilen küçük bir hükümdarlıktı. Toprak mülkiyeti esasına dayanırdı. Derebeyliklerde halk, köylü ve şehirli olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Köylüler toprağa bağlı köle durumundaydılar. Burjuva denen şehirlilerse siyasetle uğraşmamak ve vergilerini vermek şartiyle hürdü.

Her derebeyinin ayrı bir arması, şatosu, bayrağı vardı. Bunlar belirli bir sayıda asker bulundururlardı. Her derebeyi daha büyük bir derebeyine veya bir krala bağlı olurdu. Büyük derebeyleri veya krallar gerektiği zaman onları savaşa çağırır, derebeyleri de askerlerini alarak savaşa giderdi. Derebeyleri bu kurala uymak zorundaydılar; yoksa, imparatora isyan etmiş sayılırlardı.

Haçlı seferleri sırasında çok sayıda derebeyi Avrupa topraklarından uzaklaştı. Çoğu yabancı ülkelerde öldü, bazıları da Orta Doğu’da yerleşti. Ateşli silâhların icadı küçük derebeylerinin varlığına tümüyle son verdi. Rönesans ile birlikte derebeylik teşkilâtı zayıflamaya, bozulmaya başladı. Sonraları mutlak devletlerin kurulmasıyla büsbütün ortadan kalktı.

Derebeylik
Derebeylik

Descartes Kimdir

Descartes

Ünlü bir Fransız bilgini ve filozofudur. Ortaçağ felsefesinin yıkılmasına ve modern felsefenin doğmasına yol açan Descartes, Poitiers üniversitesi hukuk fakültesini bitirdi. Bir süre Fransız ordusunda çalıştı. Sonra Hollanda’ya yerleşti ve felsefe alanındaki eserlerini verdi. Okumaya devam et Descartes Kimdir

DALGALAR AKINTILAR VE TSUNAMİ

AKINTILAR

Okyanus sularının yer değiştirme hareketine genel olarak <akıntılar> denir. Ekvatorda ısınan sular kuzey ve güney kutuplarına doğru hareket eder. Kutuplara gelen sular ise soğuyup dibe iner ve denizin altından ekvatora doğru akarlar. Dünyanın kendi çevresindeki dönüş hızı akıntıların yönünü etkiler. Büyük Okyanus’taki başlıca akıntılar Japonya, Avustralya, Kaliforniya ve Humboldt akıntılarıdır. Atlas Okyanusu’ndaki başlıca akıntılar da Gulf Stream (Golfstrim) Kanarya ve Brezilya akıntılarıdır. Atlas Okyanusu’ndaki kuzey akıntıları batıdan doğuya, güneydeki akıntı ise doğudan batıya doğru akar.

 DALGALAR

Denizlerde görülen dalga hareketlerinin nedeni rüzgârlardır. Dalgaların büyüklüğü rüzgârların hızına, süresine ve denizin genişliğine göre değişir. Denizlerde1 m. ile5 m. arasında değişen dalga büyüklüğü okyanuslarda 10-12 m.’ye kadar çıkar. Dalgalar deniz yüzeyinde görülen hareketlerdir. Derine doğru gidildikçe bu hareket azalır, sonunda kaybolur.

TSUNAMİ

Tsunami“. Japonca’da liman dalgası anlamına gelen okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem,volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder.

SULARIN  DERİNLİĞİNİN  ÖLÇÜLMESİ

Denizlerin derinliği eskiden, ucuna ağırlık asılmış bir tel sarkıtılarak ölçülürdü. Bu yorucu, hatalı, ilkel usul, son yüzyılda tamamen bırakılmıştır. 1920 yılında denizlerin derinliğini ölçmek için sondaj aletleri kullanılmaya başlandı. Bu aletten çıkan ses suda yayılarak denizin dibine kadar iner. Dibe çarparak geri döner. O zamana kadar kaç saniye geçtiği bir yere yazılır. Sesin su içindeki hızı ile bu zaman çarpılır. Sesin dibe gidip gelinceye kadar kaç metrelik yol aldığı bulunur. Bu sayı da ikiye bölünürse o yerdeki suyun derinliği hesaplanmış olur. Birçok gemilerde otomatik eko-sondaj aletleri kullanılır. Böylelikle gemi yol aldıkça hangi derinlikte bulunduğu bilinir.

Tsunami
Tsunami

Dünyadaki Başlıca Büyük Denizler Ve Okyanuslar

Dünyadaki Başlıca Büyük  Okyanuslar

Yeryüzünde 3 büyük okyanus vardır.

1)         Büyük Okyanus: Asya, Amerika ve Antarktika arasında yer alır. En derin yeri Mariana adaları yakınındaki Mariana çukurudur. Buradaki derinlik11 000 metrekadardır. Başka önemli derinlikler, Japonya yakınlarında, Aleutian adalarının kıyılarında ve Güney Amerika’nın batısında ölçülmüştür. Batı dillerinde Büyük Okyanus’a Pasifik denir. Pasifik, sakin, uysal anlamına gelir. Bu ad Magellan tarafından verilmiştir.  Okumaya devam et Dünyadaki Başlıca Büyük Denizler Ve Okyanuslar

DENİZLER NASIL OLUŞUR

DENİZ

Yeryüzünün dörtte üçünü kaplayan su kitlesi. Denizlerin toplam yüzölçümü 361 milyon km2, Kuzey Buz Denizi’yle birlikte 374 milyon km2’dir. Denizlerin kapladığı alanın 180 milyon km2’si Büyük Okyanus, 106 milyon km2’si Atlas Okyanusu, 75 milyon km2’si de Hint Okyanusu’dur. Kuzey Buz Denizi’nin yüzölçümü de 13 milyon km2’dir. Aslında bütün denizler okyanusların birer kolu durumundadır. Okumaya devam et DENİZLER NASIL OLUŞUR

DÜNYANIN ÖNEMLİ SIRADAĞLARI

DÜNYANIN ÖNEMLİ SIRADAĞLARI

ALP DAĞLARI

Avrupa’nın en önemli dağ zincirlerinden biridir. Güney Fransa’da İtalya sınırından başlayıp, kuzeyde bütün İtalya’yı çember biçiminde dolaştıktan sonra Adriya denizinin kuzeyindeki Trieste, kuzeyde Viyana yakınlarında biter. Avrupa’nın en yüksek tepesi Alplerdedir. .Alplerdeki toprağın dörtte biri karlarla kaplıdır. Bu dağ zincirinde 1 000’den fazla buzul vardır. Başlıca geçitler Mont Cenis, Saint -Bernard, Simplon, Saint Gotthard ve Brenner geçitleridir. Okumaya devam et DÜNYANIN ÖNEMLİ SIRADAĞLARI

DAĞLAR

DAĞLAR

Çevresine göre çok yüksek olan yerlere dağ denir. Dağ ve tepeler en çok rastlanan yüzey şekilleridir. Genellikle küçük dağlara tepe denir. Dümdüz bir ova üzerinde birdenbire yükselen dağlar oldukça azdır. Bunlar sönmüş yanardağlardır. Dağlar çoğunlukla birbiri ardı sıra uzanan kıvrımlar olarak görünürler. Bunlara sıradağlar denir. Okumaya devam et DAĞLAR

DELİ DUMRUL HİKAYESİNİN ÖZETİ

DELİ DUMRUL HİKAYESİNİN ÖZETİ

Deli Dumrul kuru bir çayın üzerine köprü yaptırmış, geçenden 30, geçmeyenden de 40 akça alıyordu. Günün birinde köprüsünün başında oba kuran kalabalığın ağlaştığını duydu. Sebebini sordu. Obalılar al kanatlı Azrail’in bir yiğitin canını aldığını anlattılar. Deli Dumrul bu yaratığın gözünü korkutmaya karar verdi. Okumaya devam et DELİ DUMRUL HİKAYESİNİN ÖZETİ

Dede Korkut Hikayeleri

Dede Korkut Hikâyeleri

Yazılı Türk hikâyelerinin en eski örnekleri «Dede Korkut Hikâyeleri»dir. Bu hikâyelerin önceleri Oğuz Türkleri arasında söylendiği,   XIV ya da XV. yüzyılda yazıldığı   sanılıyor.

Hikâyelere adını veren ve Korkut-Ata olarak da anılan Dede Korkut, halkın akıl danıştığı bir yaşlıdır. Destanla hikâye arasında ve bu iki türün özelliklerini birleştiren bu hikâye dizisini ilk olarak onun anlattığı söylenir. Genel olarak kitaptaki hikâyeleri tek kişinin yazmadığı, eserin eskiden beri Türkler arasında söylenen hikâyelerden doğduğu sanılmaktadır.             Okumaya devam et Dede Korkut Hikayeleri