At

AT, toynaklıların, tek tırnaklı alt takımının, atgiller familyasından omurgalı ve memeli bir hayvandır. Otçuldur. Çok eski çağlardan beri evcilleştirilmiştir. Çekme ve taşıma işinde kullanılır. Kutuplarla Afrika’nın sık ormanlık bölgeleri dışında dünyanın her yerinde yetiştirilir ve üretilir. Erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay; yüksekliği1 metreile1 metre45 santim arasında değişen küçük yapılı atlara Midilli denir.

At ırkları başlıca sıcak ve soğuk kanlı olmak üzere ikiye ayrılır.

1) Sıcak kanlı atlar: Bunlar binek hayvanı olmaya elverişlidir. Narin yapılıdırlar, kemikleri incedir. Başlıcaları Arap ve İngiliz atlarıdır. Arap atı, doğu atlarının en soylusudur. Anavatanı Suriye ile Arabistan’dır. Dünyanın başka yerlerinde de üretilir. Çok dayanıklı olan Arap atları hiç su içmeden, bir, iki gün yol alabilirler. Birçok soyları vardır. Türkiye’de Çifteler, Sultansuyu, Karacabey haralarında safkan Arap atı yetiştirilir. Bunlar binek ve yarış atı olarak kullanılır. İngiliz atı, İngiltere’de XVII. yüzyılda meydana gelmiş, şimdiki şeklini XVIII. yüzyılda almıştır. Hem binek hem yarış atı olarak kullanılır. Gözler iri ve canlı,   boyun  uzun,   baş  kuru ve soyludur. Omuz yüksekliği (165-170 cm) kadardır. Arap atlarında ise bu yükseklik 132-148 cm’dir. Çok iyi bakımlı hayvanlarda155 cm’yi bulur.

2) Soğuk kanlı atlar: Bunların anavatanı Belçika’dır. Bu hayvanlar iri, kalın gövdeli, ağır hayvanlardır. Daha çok çekme işinde kullanılırlar. Belçika, Fransa ve İngiltere’de muhtelif tipleri yetiştirilmektedir.

Bunların dışında değişik cins atların çiftleştirilmesiyle yarım kanlı atlar da üretilmiştir. Bunların ağır araba atlarından, zarif binek atlarına kadar çeşitli türleri vardır. En önemlileri Almanya’da Hannover, Holstein, Oldenburg; İngiltere’de Hackney, Yorkshire atlarıdır.

Türkiye’de at ırkları: Türkler ata tarihlerinin ilk çağlarından beri büyük önem vermişlerdir. Selçuklular zamanında yüz binlerce atlıdan meydana gelen ordular kurmak pek güç bir iş değildi. Evliya Çelebi, Mohaç meydan muharebesindeki Osmanlı ordusunda 160 000 atlı bulunduğunu yazar. Daha sonraki savaşlarda bu sayı 200 000’i bulmuştur. Binek ve spor hayvanı olarak at, Türkiye’de her zaman sevilmiş, cumhuriyetten sonra çeşitli hara­lar kurularak at ırklarının düzel­tilmesi yoluna gidilmiştir. Bugün haralarımızda, çeşitli saf kan ve yarım kan atlar yetiştirilmektedir. Ülkemizdeki atların sayısı bir bu­çuk milyona yakındır.

At yüzyıllarca insanın yardımcısı oldu. İnsanla ilk çağlardan son yüzyıllara kadar savaşta, barışta, eğlencede hiç ayrılmadılar. At sırtında uzun yollar aşan insan­lar doğu-batı uygarlıklarını bir­leştirdiler, insanın atı evcilleştir­mesi çok eski bir olaydır. Daha taş çağını yaşayan insan, Orta Asya’da başıboş dolaşan yaban atlarıyla karşılaştı. Onu kendine alıştırdı, eğitti. Bu durum binler­ce yıl sürdü. Çeşitli makineler bulunduktan sonra bile insanlar eski alışkanlıklarından kurtulama­dılar. Makinelerin gücünü’’beygir gücü’’ olarak hesapladılar. 

ATIN ÖZELLİKLERİ

Atların ortalama ömrü 25 yıldır. Yeni doğan taylar 4-5 ay süt emer. Sütten kesilen taylara yulaf verilir; tay bir yaşını bulunca yulaf azaltılır. Atlar, yulaf, saman ve otla beslenir.

Atların rengine «don» denir. Başlıca at donları şunlardır:

Yağız: Yele kuyruk ve bütün vücut siyahtır.

Doru: Vücut çeşitli tonlarda kırmızı, yele, kuyruk ve bacak uçları siyahtır.

Kır: Siyah ve beyaz kıllar tamamen karışık olarak vücudu kaplar.

Al: Hem bütün vücut hem de yele ve kuyruk çeşitli tonlarda kırmızıdır.

Atların yürüyüşünün de belirli özellikleri ve isimleri vardır:

Adetâ: Ağır yürüyüştür. Dört nalın sesi düzenli olmayan aralıklarla işitilir.

Tırıs: Âdetâ’nın çabuk şeklidir; tırısta iki nal sesi işitilir.

Rahvan: Tırıs hızında bir yürüyüş şeklidir, adım atış şekli değişir.

Dörtnal: Atın en hızlı koşmasıdır. Dörtnalın bir devresinde atın dört ayağı birden yerden kesilir. Hayvan sıçramalar şeklinde ilerler.

At, zeki, uysal insancıl bir hayvandır. Sahibine kolayca alışır, kolayca eğitilebilir. Sadıktır.

Atların vücudunda 140 tek 57 de çift kemik, 128 de kas vardır. Atların kaslarının bir özelliği kendi kendilerini kilitlemeleridir. Atlar ayakta uyurlar. Bu, kaslarını kilitleyebilme özelliklerinden ileri gelir.

At Yarışları

At yarışları çok eski zamanlardan beri yapıla gelmiştir. Eski Romalılar daha çok atlı arabalarla yarışırlardı. Yalnız at ve biniciyle yapılan yarışlar ise M.Ö. 648’den sonra başlamıştır. İslâm imparatorluğu zamanında da at yarışlarına büyük önem verilirdi.

Başlıca at yarışı çeşitleri, düz engelli ve centilmendir. Düz koşular 800 -4 000 msürer. Engelli koşular’da. çeşitli engeller bulunur. Önemli olan engelleri en az hata ile en kısa sürede bitirmektir. Bu koşulara konkur hipik de denir. Centilmen koşularında biniciler, amatörler ya da at sahipleridir. Halbuki diğer yarışlarda biniciler cokeylerdir. Cokey biniciliği meslek edinen, kimsedir.

ATIN TARİHİ

Atın ilk defa Orta Asya’da evcilleştirilmiş olduğu bilinen bir gerçektir. Yapılan kazılara göre atın anavatanı Türkistan’dır. Atın M.Ö. 3 000 yıllarında evcilleştirildiği tahmin ediliyor. Bazı bilginler atı Türklerin evcilleştirdiğini ileri sürmektedir. Atın ilk cinsleri Orta Asya şartlarına iyi uyan Przewalski ve Parpan atlarıdır. Przewalski atı bugün hâlâ Orta Asya’daki Türkler ve Moğollar tarafından yetiştirilir. At, önceleri savaşlarda fazla önemli bir rol oynamamış, ancak at sırtında ok atma tekniği öğrenildikten sonra büyük değer kazanmış ve Türklere düşmanlarına karşı büyük üstünlük sağlamıştır.

Asya’da kurulan eski Türk devletleri biniciliğe ve atlı yarışmalara büyük önem vermiş, bu ilgi Osmanlılar zamanında da devam etmiştir. Türk hükümdarları her zaman biniciliği teşvik etmiş, usta binicileri övmüşlerdir. I. Sultan Murat zamanında ilk defa sipahi bölükleri kurulmuş, bunlar sonradan kapıkulu süvarilerinin temelini teşkil etmiştir. Genel olarak; kısaca sipahi diye bilinen bu ocakta birçok ünlü binici­ler yetişmiştir.

Eşek ve Katır 

Eşek, Tek parmaklılar takımının atgiller familyasından, memeli bir hayvan türü. Yüksekliği ortalama120 cm, yelesi ve kuyruğu kısa, kulakları uzundur. Yavrusuna sıpa denir. Kuzey Afrika’da yaşayan yaban çeşidi evcil eşeklerin atasıdır. İnsanlar binlerce yıl önce bu yaban türü evcilleştirdiler. Bugün dünyanın ber yanında eşek bulunmaktadır. Binek olarak ve taşıma işlerinde kullanılır. Küçük arabaları çekmede de kullanılan eşek, dayanıklı bir hayvandır. Bakımları zor değildir. Kötü davranılınca huysuzluk ederler.

Eşek ile kısrağın çiftleşmesinden katır doğar. Bunlar dayanıklı, kuvvetli hayvanlardır. Kıbrıs eşekleri güneydoğu Anadolu’da yetişir, Merzifon eşekleri de tanınmış bir soydur.

At Resimleri
At Resimleri

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir