Aşık ve Aşık Edebiyatı

Aşık ve Aşık Edebiyatı

Halk arasında genellikle «saz şairi», «halk şairi» denen sanatçılara edebiyat dilinde aşık denir; aşıkların yarattığı eserlerin bütünü de aşık edebiyatı diye anılır.

Aşıklar, kasabalarda yetiştiği gibi, köylerde, göçebe çevrelerde de yetişir. Eskiden bir de tarikat ve mezhep şairleri vardı ki, bunlar da aşıktı.

Aşıklar hem kendi eserlerini hem de başka âşıkların eserlerini çalıp okuyarak, hem kendilerinin hem de çevrelerinin duygularını anlatırlar. Aşıkların  özelliği müzikle şiiri usta bir şekilde birleştirmeleridir.

Aşıklar, bir ustaya hizmet ederek yetişir. Yıllarca onun yanında kalır, onunla birlikte dolaşır, ondan eski aşıkların eserlerini öğrenir. Kendisi yetişince, artık kendi eserlerini çalıp okumaya başladığı gibi, ustasının eserlerini de okuyarak unutulup gitmesini önler.

Aşık edebiyatının eserleri ya dilden dile söylenerek ezberlenir, unutulmadan yaşar gider veya okuma yazma bilen aşıkların yazıları gelecek kuşaklara aktarılır. Aşık edebiyatının başlıca iki türü hikâye ve şiirdir. Aşıkların anlattığı hikâyelere halk hikâyeleri denir. Aşık edebiyatının  türleri şunlardır:

Destanlar: bir olayı anlatan manzumeler.

Güzellemeler: lirik değeri olan şiirler.

Taşlamalar: yerici, eleştirici manzumeler.

Koçaklamalar: kahramanlık, kavga şiirleri.

Ağıtlar: ölünün ardından söylenen şiirler.

Muammalar : çözülmesi çok güç bilmecelerdir. Bunlar âşıkların bilgisini ve kültürünü gösterir. Aşıklar bu muammaları birbirlerine sorarak yarışırlar.

En ünlü aşıklarımız arasında, XVI. yüzyılda Aşık Dede, Köroğlu; XVII. yüzyılda   Kâtibi,   Gevheri,   aşık   Ömer; XVIII. yüzyılda Mecnunî, âşık Vartan; XIX. yüzyılda Türabî, Âgâhî, Dertli, Dadaloğlu; XX. yüzyılda Sivaslı Aşık Veysel, Yusufelili Huzurî‘yi sayabiliriz.

Aşk ve Aşık Edebiyatı
Aşk ve Aşık Edebiyatı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir