DÜNYANIN HAREKETLERİ VE SONUÇLARI

DÜNYANIN HAREKETLERİ VE SONUÇLARI

Yaşadığımız yerde gökyüzünü incelediğimiz zaman  yıldızların durmadan hareket ettiklerini görüyoruz. Örneğin güneş bir taraftan doğuyor, sonra da öbür taraftan batıyor. Bize sanki gök hareket ediyormuş gibi geliyor. Aslında dünya sürekli bir hareket halindedir. Zaten uzaydaki her şey hareket eder. Dünyanın iki türlü hareketi vardır. Bir kendi etrafında döner, bir de güneşin etrafında.

Dünyanın kendi etrafında dönmesi bir şişe geçirilmiş bir topun kendi etrafında dönmesine benzer. Bu topu bir lambanın karşısına tutup da döndürürsek bir tarafının karanlıkta, bir tarafının da aydınlıkta kaldığını görürüz. Karanlıkta kalan yerler yavaş yavaş aydınlık tarafa gitmeye başlarlar. Döndürme hareketine durmadan devam edersek o yerler bir zaman sonra aydınlığa kavuşur ve sonra gene karanlığa gömülür. Dünyanın kendi etrafında dönmesi de böyle olur. Gece ve gündüzün oluşması da karanlıktan aydınlığa ve aydınlıktan karanlığa geçmekten başka bir şey değildir. Yalnız dünya küresinin gerçekten, madde halinde bir şişi yoktur. Eksen adı verilen bu çizgi varmış gibi düşünülür.

Kutup noktaları: Eksenin dünyayı deldiği noktalardır. O noktalar kendi etrafında dönme sırasında sabit dururlar. İki kutup noktası vardır. Kuzeydekine kuzey kutbu, güneydekine de güney kutbu denir.

Ekvator:  İki  kutup  noktasının tam ortasında yer alan ve onlara eşit uzaklıkta olan bir çizgidir; dünyayı bir kuşak, bir çember gibi sarar. Dünya ekvatordan ikiye bölünecek biçimde kesilebilseydi birbirine eşit iki parça elde ederdik. Bunlardan kuzeydekine kuzey yarımküresi, güneydekine de güney yarımküresi denir.

Gökte en yakın komşumuz olan ay da dünya etrafında döner. Biz ayın hep aynı tarafını görürüz.

Dünyanın ikinci hareketi de güneşin çevresinde dönmesidir. Bir taş alıp bir iple bağladıktan sonra hızla çevirirsek taşın elimizin etrafında durmadan döndüğünü görürüz. Dünya da bunun gibi hareket eder. Yalnız dönüşünü etkileyen bir ip yoktur; onun yerine dünya ile güneş arasında beliren birbirini çekme kuvveti bu işi yapar. Bu dönüş tam bir yılda tamamlanır. Aslında insanlar tam bir dönüşün yapıldığı zamana yıl adını takmışlardır. Bir yıl içinde bu dönme hareketinden doğan birtakım soğuk, sıcak zamanlar vardır. Bunlara mevsim deniliyor. Bir yılda 4 mevsim vardır.

Mevsimlerin oluşmasını anlamak için güneşin bizi nasıl ısıttığını düşünelim. Güneş büyük bir sıcaklık kaynağıdır. Onun sıcaklığını en çok öğle vakti, tam tepemize geldiği  zaman duyarız.  Sabahları ya da akşamları daha az sıcak olur; çünkü o zamanlar ışınları eğik gelmektedir. Yazları sıcak olmasının sebebi de budur; ışınlar dik geldiği için kış aylarına kıyasla sıcaklığını daha çok duyarız; çünkü kış aylarında ışınları eğik alırız.

Eğer dünyanın ekseni güneşin ışınlarına dik olsaydı, mevsimler olmayacaktı. Çünkü dünyanın üzerindeki yerimize göre ışınları hep aynı eğiklikte alacaktık. Eksen biraz yatık olduğu için ekvator değil de onun kuzeyindeki ya da güneyindeki yerler dik ışınları alırlar. Yazın yatıklıktan dolayı kuzey yarım küre güneşe doğru dönüktür. Ekvatora paralel olan bir daire üzerindeki yerler o mevsim içinde en dik ışınları alırlar. Bu daireye Yengeç dönencesi deniyor. Dünya güneşe göre tam öbür taraftaki yerine varınca yani 6 ay kadar bir zaman geçince güney yarımküre güneşe dönük olur. O zaman güney yarımküredeki bir daire dik ışınları alır. Bu dairenin adı da Oğlak dönencesidir. Demek ki yaz aylarında kuzey yarımküre sıcak, güney yarımküre soğuk oluyor. Tersine bizim kış dediğimiz aylarda, güney yarımkürede yılın en sıcak zamanını yaşıyorlar. Kısacası bizim yazımız onların kışı, bizim kışımız onların yazı oluyor.

4 Mevsim
4 Mevsim