Heykel ve Heykelcilik Sanatı

HEYKEL VE HEYKELCİLİK SANATI

Çamur, demir, taş, tunç gibi maddeleri kullanarak herhangi bir biçimi ya da bir düşünceyi anlatmak için yapılan güzel sanat eserine heykel denir. Heykelin resimden farkı üç boyutlu olmasıdır. Yani bir yüzeye çizilerek yapılan resmin tersine heykel boşlukta bir yer kaplar. Heykel yapan sanatçıya heykeltraş diyoruz. Heykeltraş önem verdiği bir kişinin heykelini yapar ya da bazı hayvanları biçimlendirir.

Heykelin tarihi insan tarihi kadar eskidir. İlkçağlarda heykel günlük hayatta büyük yer tutuyordu. İnsanlar onunla inançlarını, korkularını anlatıyordu. Yavaş yavaş heykel tapılan bir öğe durumuna gelmeye başladı. Putlar aslında birer heykeldi. Zenci sana-tında, Kızılderili sanatında görülen totemler de birer heykeldir. Eski Yunanlılar tanrılar» nı insan kılıklı düşündükleri için insana benzer heykellerde ileri gittiler; bu arada ünlü sanatçıların, komutanların, bilginlerin heykellerini de yaparak onları ölmezleştirdiler. Bu akımı Romalılar da geliştirdi. Etiler’in de gerçeğe uymamakla birlikte çok güzel heykeller yaptıkları biliniyor.

Öte yandan Kızılderililer de başarılı eserler yapmışlardır. Totemlerinin yanında maskeleri, insan biçimleri şaşırtıcı güzelliktedir. Aynı başarı kendini Afrika heykellerinde de gösterir. Zenci sanatının bu eserleri çağdaş resim ve heykel sanatını büyük ölçüde etkilemiştir. Doğuda (Çin, Hindistan, Japonya gibi ülkelerde) yapılan süslü heykellerde daha başka bir beğeni anlayışı görülür.

Çağımızda heykel öteki sanatlardaki gelişmeye benzer bir yol izlemiştir. Heykelciler biraz da Avrupa dışındaki ulusların eski heykellerinden (örneğin Afrika eserlerinden) esinlenerek doğayı olduğu  gibi  yapmak  düşüncesini bir yana bırakmışlardır; alıştığımız biçimleri anlatmak istedikleri düşünceye uyacak şekilde değiştirmekten çekinmemişlerdir.

Örneğin insan gövdesini basit bir iki kıvrımla vermenin yettiğini görmüşlerdir. Daha da ileri giderek soyut biçimler kullanmışlardır. Bu arada yeni gelişen bazı akımlar resimle heykelin arasındaki sınırı da zorlamaya başlamışlardır. Örneğin resim gibi düz bir yüzey üzerinde yer alan çizgi ve renklere üç boyutlu biçimler (yani heykel) ekleyen sanatçılar görülmektedir. Ayrıca, taş, tunç, tahta gibi alışılmış maddelerin yanında her şey bir düşünceyi anlatacak heykeli yapmada kullanılmaya başlanmıştır.

Türkler, her insan topluluğu gibi, çok eski çağlarda da heykele ilgi duymuşlardı. Özellikle balbal adı verilen yontulmuş, kaba biçimli taş parçaları buna bir örnektir. İslâmlıkla birlikte heykelcilik daha çok yapıları süsleyen soyut biçimlerde kendini gösterdi. Gerçek anlamıyla heykelcilik Batı’ya açılan Türkiye’de Güzel Sanatlar Akademisi’yle başladı.

ÜNLÜ HEYKELTRAŞLAR

B. Michelangelo (Mikelancelo: 1475-1564). Aynı zamanda ünlü bir ressamdı. Genç yaşında bir taşçı ustasından mermer yontma sanatının bütün inceliklerini öğrendi, İtalya’da Floransa’da bir kilise avlusundaki kocaman bir mermeri 4 yılda yontarak yaptığı Davut adlı heykeliyle gerçek bir usta olduğunu gösterdi. Bunu Musa heykeli izledi. Bu sonuncu o kadar canlı gibi duruyordu ki Michelangelo’nun kendini tutamayıp «Konuş!» diye haykırdığı ileri sürülür.

B. Cellini (Çellini: 1500-1571). İlk önceleri yapmakta olduğu kuyumculuğun ince işçiliğini sonraları başarıyla gerçekleştirdiği heykellerde de gösterdi. İtalya’da Rönesans çağının önemli ustalarından biriydi. Heykel yanında edebiyat, siyaset gibi konularla da ilgilenmişti.

A. Rodin (Roder: 1840-1917). Çağdaş heykelciliğin kurucusudur.  Fransa’da, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Heykelciliği döküm atölyelerinde yıllarca çıraklık yaparak öğrendi. Çok çalışmakla ün salan Rodin eserlerini dikkatle işliyordu. Gerçeği çok iyi izlemesini bildiği halde bununla yetinmedi; heykellerine derin bir anlam eklemesini bildi. Onunla heykelcilik basit bir süs oyunları sanatı olmaktan çıkıp anlam taşıyan güçlü bir sanat oldu. Düşünen Adam, Öpüş ünlü eserleri arasındadır.

Heykel, Heykeltraş, Heykelcilik Sanatı
Heykel, Heykeltraş, Heykelcilik Sanatı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir